Şirin Kırşehir

16.12.12

Kırşehir Kısa Tanıtım

Kırşehir

Bir dönem adına Gülşehir denilmiştir, Kırşehir, tarihte yeniden canlanışını Anadolu Selçuklularına borçludur. Özellikle XI. yüzyıldan sonra Kırşehir'in ilim ve güzel sanatlar dalında büyük bir ağırlığı olduğu gözlenmiştir. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğollar Anadolu'ya hakim olmuştur. Bu dönemde Kırşehir'e vali olarak atanan Cacaoğlu Nureddin, Moğollara karşı barışçıl bir siyaset güderek Kırşehir'i bayındır bir duruma getirmiştir. Cacabey: 1240 yılında Kırşehir'de doğduğu sanılmaktadır. 1256-1277 yılları arasında Selçuklu Devletinin yöneticilerinden Muhittin Süleyman Pervane'nin yakınlığını kazanmış, kendisine Kırşehir ve yörenin yöneticiliği verilmiştir. Akıllılığı ve becerikliliği sayesinde, Anadolu'yu istila etmiş olan Moğollarla, Selçukluları dengeli bir biçimde idare ederek her ikisinin güvenini kazanmıştır. Bu sırada çıkan bazı isyanları bastırmış ve Selçuklular'ın önde gelen bir emiri olmuştur. Yöre insanları onu büyük bir yönetici olarak tanımışlardır. Dilde Türkçenin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Anadolu'da bir çok vakıf, hayır kurumunun yapılmasına öncülük etmiştir. Eskişehir'de bir cami ve bir han yaptırmış Kırşehir'de bugün varlığını sürdüren Cacabey Camii onun eseridir. Vakfıyenin mallarının gelirini, hayır kurumlarına ve bilim kuruluşlarına harcanmasını istemiştir. Mısır Memluk Sultanı Baybars ile yakın ilişkileri olan Cacaoğlu Nureddin, Rumlarla savaşırken şehit düşmüştür, türbesi Kırşehir'dedir. Bu dönemde Kırşehir, Türk Kültür Merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiş olup, Türk dilinin öncüsü Aşıkpaşa, Gökbilim Medresesinin kurucusu Cacabey, Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran-ı Veli, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Hacı Bektaş-ı Veli gibi Türk İslam şair, düşünür ve mutasavvıflarını yetiştirmiştir. Taptuk Emre ve Yunus Emre'nin de Kırşehir ve çevresinde yaşadığı göz önüne alınırsa, bu gönül erenlerinin Moğol istilasına karşı koyarak Türklüğün Anadolu'ya yerleşmesini sağladıklarını görmekteyiz. Daha sonra Kırşehir, çeşitli beyliklerin egemenliği altında sık sık el değiştirmiştir. Son olarak Kırşehir, II. Murat zamanında tam ve kesin olarak Osmanlılar yönetimine girmiştir. Milli mücadelede, devletimizin kurucusu Atatürk'e beş gün ev sahipliği yapan Kırşehirliler Kurtuluş savaşında kendilerine düşen görevi de yapmışlardır. Sonucunda 210 şehit ve 87 gazi ile de bunu kanıtlamıştır. 1924'te il olan Kırşehir, 1954 yılında ilçe yapılarak Nevşehir iline bağlanmış, 1957'de yeniden il olmuştur. Halen altı ilçesi bulunan; her gün daha da gelişen Kırşehir geleceğin kültür, turizm ve sanayi merkezi olmaya aday bir kent konumundadır. İl nüfusunun %65 civarını çiftçi, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, geri kalanını ise ticaret ve sanayi erbabı oluşturmaktadır. Bundan dolayı il ekonomisi tarıma dayanmaktadır. Şehrin en büyük sanayi şirketi, Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşları listesinde ön sıralarda bulunan lastik, kauçuk ve petro-kimya fabrikası olan Petlas'tır. Ancak ilimizde gelişmiş bir sanayiden söz edilememektedir, özellikle tarıma dayalı sanayi sektörü gelişmemiştir. İl sanayisini küçük ve orta ölçekli kuruluşlar oluşturmaktadır. Kırşehir ilindeki başlıca tarihi ve arkeolojik eserler şunlardır: Alaaddin Camii, Lala (Lale) Camii, Ahi Evran Zaviyesi, Kapucu Camii, Cacabey Medresesi, Melikgazi Türbesi, Kalender Baba Türbesi, Fatma Hatun Türbesi, Aşık Paşa Türbesi, Kesikköprü Kervansarayı, Üçayak Kilisesi, ve Kırşehir Kalesi sayılabilir.

1 yorum:

kırşehirim benim gurbetteyim hasretinle yanıyorum

Haftalık En Çok Okunanlar