Osman Bölükbaşı |
1913 yılında Kırşehir'in Hacıbektaş ilçesinde doğan (Hacıbektaş Kırşehir'in ilçesiydi, bknz Kırşehir Vakası) ve şüphesiz Türk Siyasetinin en renkli simalarından olan Osman Bölükbaşı, İstanbul Erkek Lisesinde eğitimi tamamladıktan sonra Fransa'da Nancy Üniversitesi Fen Fakültesi - Matematik Bölümü'nde öğrenim gördü. 1937 yılında mezun oldu. 1938'de Türkiye'ye dönen Bölükbaşı, önce Kandilli Rasathanesi'nde asistan, sonra Haydarpaşa Lisesi'nde öğretmen olarak görev yaptı.1946'da Kandilli Rasathanesi Dekanı tarafından ''ağzı iyi laf yapar'' diye Demokrat Parti'ye (DP) önerilen Bölükbaşı'nın siyasi yaşamı başlamış olur, parti genel müfettişliğine atanan Bölükbaşı, 1947'de Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına karşı daha sert bir politika izlenmesini isteyen grupla birlikte DP'den ayrıldı. Bir yıl sonra Millet Partisi'nin (MP) kurucuları arasında yer aldı. İsmet İnönü ve Celal Bayar'a komplo düzenlemek iddiasıyla 1949'da tutuklanan Bölükbaşı, bir süre sonra serbest bırakıldı.1950 seçimlerinde Kırşehir'den MP'nin milletvekili olarak Meclis'e girdi. MP'nin, laikliğe aykırı davrandığı gerekçesiyle 1953'te kapatılması üzerine; bir grup eski MP'li ile Cumhuriyetçi Millet Partisi'ni (CMP) kurdu ve genel başkan oldu.1954'te yeniden Kırşehir ilinden milletvekili seçilince DP hükümeti, Kırşehir'i ilçe yaptı. Bu dönemde, hükümete sert eleştiriler yönelten Bölükbaşı 1957'de TCK 159. maddesi kapsamındaki; ''Meclis'in manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif'' suçunu işlemekle suçlandı. Dokunulmazlığı kaldırılan Bölükbaşı 2 Temmuz 1957'de tutuklandı. İtiraz üzerine 23 Temmuz'da tahliye edilen Bölükbaşı, yeniden tutuklanarak cezaevine kondu. Bölükbaşı, 149 gün tutukluluğun ardından 29 Kasım'da tahliye oldu. Kırşehir'in Haziran 1957'de il yapılmasından sonra ekimdeki seçimlerde Bölükbaşı ve CMP'li arkadaşları yine Meclis'e girdi. 1958'de DP'ye karşı güçbirliği oluşturmak için CMP'nin Türkiye Köylü Partisi ile birleşmesiyle kurulan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin (CKMP) Genel Başkanlığı'na getirilen Bölükbaşı, 1959'da 10 ay hapse mahkûm edildi. 27 Mayıs'tan sonra da Kurucu Meclis üyeliğine seçildi.1961 genel seçimlerinin ertesinde koalisyon hükümetlerine katılmayı reddeden Bölükbaşı, 1962 yılının haziran ayında CKMP, İsmet İnönü'nün kurduğu 2. koalisyon hükümetine katılınca 28 milletvekiliyle partiden ayrılarak 2. kez Millet Partisi'ni kurdu ve partinin genel başkanlığına getirildi. Bölükbaşı 1972'de genel başkanlıktan ayrılarak yerini eski Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'a bıraktı. Bölükbaşı, 9 Eylül 1973'te de milletvekilliğinden istifa edip politikayı bıraktı. Bu dönemde de aslında siyasetten uzak dursa da bazı partilerin siyasi etkinliklerine katıldı. Bölükbaşı 6 Şubat 2002 tarihinde uzun süredir tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Osman Bölükbaşı renkli kişiliğiyle, nükteleriyle ve ender hitap sanatıyla şüphesiz Türk siyaset tarihinin en unutulmaz isimlerindendir. Dürüstlüğü ve açıksözlülüğü, hitabet gücü, nüktedanlığı, hazırcevaplığı, enerjik yapısı, heyecanlı mizacı ile halkın sevgisi kazanan Osman Bölükbaşı, Anadolu Fırtınası diye anılmıştır. Nüktesi ve işlek zekası, günümüzde de anlatılır. Bunlardan;
-Avusturya yaptığı gezisi sırasında bir gazetecinin; "Atalarınızın; Viyanada ne işi vardı" sorusuna "Haçlı seferlerine iade-i ziyaret" cevabını verir.
-1957 yılında milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki görüşmelerde kürsüden kendisini savunan CMP lideri Osman Bölükbaşı'ya Demokrat Parti Konya milletvekili Murat Ali Ülgen "yalan söyleme, erkeksen doğru konuş" diye laf atar. Osman Bölükbaşı'nın cevabı: "Erkekliğimin zekatını versem sen de erkek olursun" şeklindedir.
-Ona çılgınca alkış tutanlar, Ona oy vermemişlerdir. Osman Bölükbaşı: ''Bu halk, meydanlarda dinler, sandıkta konuşur.'' demiştir.
-Sözünü sakınmazdı. Sekiz saat konuşarak rekor kırdığı mitinglerine gelenlere de fırça atmayı ihmal etmemiştir. Kayseri’de kendisini dinlemek için toplananlara: ''Ey, sapı uzun, tanesi kıt Kayserililer!'' cümlesiyle seslenerek: ''Meydanda veriminiz bol, burada aşka gelip beni alkışlıyorsunuz, sandık başına gidince ise şeytana sarılıyorsunuz.'' demiştir.
-1950 genel seçimlerinde Kırşehir'den Millet Partisi'nin tek milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir. Birgün Mecliste bir merdivenin altında dururken yanından geçen bir milletvekili sormuş : "Ne yapıyorsun Bölükbaşı" deyince,
O da, "Grup Toplantısı yapıyorum" demiştir.
-Türkiye siyasetinin iki önemli rakibi; Osman Bölükbaşı ile İsmet İnönü, aynı uçakta yolculuk ederlerken İnönü'nün torunu Özden Toker 6 yaşındadır ve dedesine elindeki parayı göstererek sorar: "Bunu aşağı atsam fakirler sevinir mi dede"? İsmet Paşa’dan önce Bölükbaşı: "Parayı atsan, bulan biri sevinir. Dedeni at ki bütün millet sevinsin," der.
-Kızı Hürriyet doğduğunda hapishanededir Bölükbaşı; Koğuştaki arkadaşlarına bu haberi verirken: "Hürriyet dünyaya geldi, İnşallah Türkiye’ye de gelir"! demiştir.
-1957’de milletvekili seçildiğini hapishanedeki radyodan öğrenmiş. Pijamayla ayağa fırlayıp koğuştakilerin huzurunda milletvekili yemini etmiştir.
-Siyasi hayatımda beni en çok üzen, ne zaman mecliste konuşmaya başlasam İsmet Paşa'nın kulaklığını çıkarıp masaya koymasıydı demiştir.
-Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, politikacıyı kör inat batırır derdi. O yüzden politikada inat etmedi. 1973’te birbirlerini karşılıklı sevdikleri ''Ulusuyla evlenemeden'' siyasetten çekilirken şöyle demiştir: "Yüzünde göz izi yok sanarak siyaset denilen Leyla’ya gönül verdim. Sonradan anladım ki, benden önce 40 bin kişinin nikâhından geçmiş".
-Düzce’de yaptığı bir konuşma tam 8 Saat 35 dakika sürmüş. Bir kamyoncunun Düzce'den çıkarak yükünü, İstanbul'a boşaltıp geri dönmesi boyunca konuşan siyasetçiye; Kamyoncu hayretle şu ifadeleri kullanıyor:
"Beyim bu nasıl iştir! Sabah buradan kereste yükledim, konuşuyordun. Yükümü İstanbul'a boşaltıp geldim, halen konuşuyorsun".
-Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kürsüde konuşurken, Demokrat Parti milletvekili Hüseyin Balık'a, oturduğu yerden sürekli sataşıp, kendisine laf atınca dayanamayıp, "oynama balık, yutarım seni" demiştir.
-12 mart 1971 tarihinde, komutanlar muhtıra verince, Süleyman Demirel Başbakanlık'tan istifa etmiş ardından, CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit "bu hareket, bana karşı" diyerek, görevinden ayrılmıştır. Bu gelişmeler üzerine Bölükbaşı: "Azrail Adalet Partisi'ne girdi ama, cenaze CHP'den çıktı." yorumuyla konuyu özetlemiştir.
-Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır demiştir.
-Türk siyasetçilerinden bahsederken ''Bunların en namuslusu genelevden emeklidir.'' demiştir.
-Kendisi anlatıyor 1947 yılında Millet Partisi'ni kurarken, Mareşal Fevzi Çakmak'ın selâmı ile, Atatürk'ün eski silah arkadaşlarından Rauf Orbay'ı ziyarete gittim. Orbay'ı, partimize davet ediyorduk. Rauf Bey, ziyaretimin sebebini öğrenince, şunları söyledi: "Mareşal'in emrinde bir nefer olmak, benim için şereftir. Ama ben, bir defa siyasete girdim, namusumu güç kurtardım. Bir daha girmem."
-Adnan Bey'i (Menderes), gerekli zamanda uyarmayan, ona sadece kulluk eden milletvekilleri astırdı. Milletvekillerinin, liderlerin dostu olması, köle gibi hareket etmemesi gerekir.
-CKMP, Türkeş'le ordu karargâhına döndü, 1962 yılında CKMP'den istifa ettim. Daha sonra, eski göz ağrımız Millet Partisi'ni yeniden kurduk. 1965 yılında, Sayın Alparslan Türkeş ve silah arkadaşlarının CKMP'ye girdiğini işittim. Bu durum karşısında, fikrimi soranlara şöyle söyledim: "Yahu, bizim eski parti, ordu karargâhına döndü. Çizme gıcırtısından, kılıç şakırtısından oraya girilmiyor."
-1975'te, Senato seçimleri sırasında, AP'den adaylık teklifi geldi. "İstersen partiye gir, istersen bağımsız aday ol." dediler. Kendilerine teşekkür ettim ve şu cevabı verdim: "Halkın, gönlünde bayrak gibi direğe çektiği insanlar, başkasının koltuğu altına giremez."
-Sayın Prof. Dr. Bedri Gürsoy, 1974'te Maliye Bakanı olmuştu. Kendisiyle Anadolu Kulübü'nde karşılaştık. Bana, ayaküstü, bir kamu kuruluşunda yönetim kurulu başkanlığı teklif etti. Hoca'ya teşekkür edip, şunları söyledim: "Bölükbaşı, hayat defterini, yönetim kurulu başkanı olarak kapatmaz." Çoğu insan, siyaseti makam ve mevki için yapar. Benim, o işlerde hiç gözüm olmadı. Çünkü, imânım padişahtır. Ben de onun veziriyim. Bundan büyük rütbe olur mu?
-1977 yılı Aralık ayında, Adalet Partili 11 milletvekili, bakanlık uğruna CHP'ye geçti. Ardından, bir gensoru önergesi ile Demirel Hükümeti düşürüldü. Bu olaydan hemen sonra, Süleyman Bey'e "geçmiş olsun" ziyaretinde bulundum. Kendisine, şunları söyledim: "Süleyman Bey, üzülme. Benim bağrım, Karacaahmet Mezarlığı'na döndü. Senin bağrındaki ise, daha köy mezarlığı."
-12 Eylül sonrası kurulan partiler için değerlendirme yapmasını isteyenlere: "ANAP, bulunmuş eşya deposu gibi. Bilirsiniz, tramvaylarda, otobüslerde bulunan her çeşit eşya, bir ambarda depolanır. Bunların içinde, ayakkabılar, şapkalar, cüzdanlar ve aklınıza ne gelirse herşey vardır. Ayrıca bunların, birbiriyle bağdaşacak hiçbir yanı yoktur. Tesadüfen biraraya gelmişler, dağılacaklardır. MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) ise, bir deprem çadırı gibidir. Tehlikeli depremlerde, insanlar dışarıya çadır kurar ve tehlike geçinceye kadar bu çadırın altında kalırlar. Tehlike geçince, herkes evine döner. İşte MDP'nin âkıbeti de böyle olmuştur." Şimdi bir başka siyasi ile ilgili değerlendirmemi yapıyorum. årif olan anlar: Şeytan öldü, evliyâ oldu.
-"Tansu Çiller'i nasıl buluyorsunuz?" diyorlar. O da onlara şunu söylüyor: "Ağam bir hâtun aldı, belâyı satın aldı." Sayın Erbakan, Refah-Yol Hükümeti'nin Başkanlığı sırasında kendisi hiç konuşmadı. Sahneye hep, yardımcılarını çıkardı. Memleket, çok sıkıntılı bir döneme girdi. Bunlar, geçmişten ders almadı. 27 Mayıs da, böyle gelmişti. Biliyorsunuz, ben bu milleti severim. Bilirim ki, bu millet de beni sever. İkimizin bu hali, birbirini sevip de, evlenemeyen oğlanla kızın kaderine benziyor.
-Ses sanatçısı Behiye Hanım'la (Aksoy) ilgili hakkımda spekülasyonlar olmuştu. Son zamanlarda, yine ne düşündüğünü soruyorlar. Onlara cevabı şöyle oluyor: Hasan Dağı çatal matal, Her yiğidin gönlünde Bir aslan yatar.
-Bende saç ağarmış, gönül tüter mi, Kül olmuş sinemde çiğdem biter mi, Viran yerde ahu bülbül öteri mi, Geçelim güzelim gel bu sevdadan. Osman Bölükbaşı 'nın yazdığı; Behiye Aksoy’a adandığı söylenen, bestelenip plak olan, yukarıda ilk dörtlüğü verilen şiir Bölükbaşı ile eşinin arasını açmıştır. Bölükbaşı; eli elime değmedi ama lafı anamı belledi! demiştir
-Bölükbaşı Beşevler'de oturmuştur. Avdan dönüşte mutfaktaki kadınlardan "Kocalarını milletvekili yapayım diye, bunlar bizim hanımın dizinin dibinden ayrılmıyorlar. Ama milletvekili yaptıklarım da beni terk ediyorlar" diye bahseder.
-Her şeye, herkese, hatta kendine bile! muhalif olan Bölükbaşı'nın eleştirilerinden herkes payını almıştır. 1965 yılında TRT'ye de yönelerek kuruma ''Tırt'' ismini takar ve kendi lakabı da Tırt Osman'a çıkar.
-Ülkemizdeki iş adamlarını da eleştirir: "Ah benim aslan görünüşlü, tavşan yürekli büyük sermayem" diyerek.
-Yeni nesil politikacılar için de "Siyasetin asfalt yollarında gidiyorlar, biz taşlı yollarda yürüdük'' demiştir.
-Osman Bölükbaşı 1946 yılında, doğup büyüdüğü Kırşehir'de bir mitingde konuşuyordu. Onu dinleyen coşkulu kalabalık arasında babası Hacı Ahmet Ağa da vardı. Kürsüdeki Bölükbaşı, öylesine değişik bir üslüp kullanıyor, o güne kadar hiç söylenmemiş sözler sarfediyordu ki; bir köylü, aşka gelip;
"Hey... Seni doğuran ana cennete gitsin!" diye bağırdı.
Hacı Ahmet Ağa, bu sözleri söyleyen köylünün yanıbaşındaydı. Dayanamadı;
"Keramet yalnız anasında mı, babasının hiç mi hissesi yok?"
-Osman Bölükbaşı 1946 yılında, doğup büyüdüğü Kırşehir'de bir mitingde konuşuyordu. Onu dinleyen coşkulu kalabalık arasında babası Hacı Ahmet Ağa da vardı. Kürsüdeki Bölükbaşı, öylesine değişik bir üslüp kullanıyor, o güne kadar hiç söylenmemiş sözler sarfediyordu ki; bir köylü, aşka gelip;
"Hey... Seni doğuran ana cennete gitsin!" diye bağırdı.
Hacı Ahmet Ağa, bu sözleri söyleyen köylünün yanıbaşındaydı. Dayanamadı;
"Keramet yalnız anasında mı, babasının hiç mi hissesi yok?"
Osman Bölükbaşı Hayatını Anlatan Bir Kitap |
-Osman Bölükbaşı, siyaset sahnesinden rüzgâr gibi geçti. 1972 yılında MP Büyük Kongresi sırasında, "Artık enerjim tükendi. Gemi aslanı gibi lider olmak istemiyorum. Ama, beni peşinen ölüme mahkum etmek istiyorsanız, yine genel başkan seçin." diyordu. Bölükbaşı, büyük bir hayalkırıklığı içindeydi. Kimin elinden tutmuşsa, onun ihanetiyle karşılaşmıştı. 1950'de, MP'den tek başına milletvekili oldu. 1954 ve 1957 seçimlerinde kendisiyle birlikte, parlamentoya yeni isimler taşıdı. 1961, 1965 ve 1969 seçimlerinde de Bölükbaşı'nın sayesinde parlamentoya giren milletvekilleri oldu. Ama, seçilenlerin çoğu, parti değiştiriyordu. MP lideri, bir tedbir olsun diye, 1969 seçimlerine giren adaylardan, istifa etmeyeceklerine dair noter taahhütnamesi alıyordu. Fakat, seçimlerden sonra bu taahhütnameler unutuldu. Bazı milletvekilleri, MP'yi terketti. Bölükbaşı da, o taahhütnameleri dosyalarından çıkarıp, kamuoyuna açıkladı. Bunun, hukuku bir yaptırımı yoktu. Ancak, söz konusu taahhütnameler karşısında, kamuoyu çok duyarlı olmuştu. Tüm bu olaylar, Bölükbaşı'nı siyasetten soğutmuştu. Artık, Leyla'sına elveda demek istiyordu. 14 Ekim 1973'de yapılacak seçimleri dahi beklemeden, 9 Eylül 1973 günü hem partisinden, hem de milletvekilliğinden istifa etti. Artık, "Anadolu Fırtınası" dinmişti. Osman Bölükbaşı, o gün bugün şunları mırıldanır: Kulluk, ağır geldi dünyada kula, Hürriyet aşkı ile düştük bir yola, Sonunda leylâmız gitti bir pula, Bize inkisârı (kırgınlık), hicrânı (keder) kaldı. Bölükbaşı'ndan Veciz Sözler Ben iki şeye şaşarım: Yedi devirde kavga ettim, beni nasıl yaşattılar; siyasete girdiğim gibi çıktım, bu nasıl oldu? Ben, yüreğimde kılıç yarası taşıyorum. Öteki yaralar zaman içinde geçer ama, kılıç yarasını geçiremezsiniz. Ömrümüz, hayretle geçti..
2 yorum:
Mustafa Kaman,
Osman Bolukbasi,Turk siyasetinin renkli simalarindan ve degerli bir hatipmis.Herseye muhalif olmakta akillica bir yontem degildir ve iktidarlarin onerdigi memleket icin onemli kanun ve kararlara da destek olmak gerekiyor ki bu her donemde olmalidir.Ancak Turkiye de ki kirli siyaset maalesef buna olanak vermiyor. Soyle ki;biz yaptik sahiplenmesi olmadan,bu yuce meclis yapmistir deseler sorun cikmayacak.
Sorunun esas kaynagi da tutarli bir devlet programinin olmamasi ve hukumetlerin gunu kurtarma adina kisir politikalaridir.Her gelen hukumetlerin politik yandaslarini beslemeleri ve isi uzmanina degil de,politik cikarlarini paylastigi cikarcilara havale etmesi,Turkiye'yi Fransa ve Japonya'yla ayni kulvardayken,geri de biraktirmistir.Artik kirli siyaset birakilmali
ve Turk halkinin mutluluk ve refahi icin calisilmalidir.Politik arenadaki catismalar,zaman kaybindan baska birsey degildir.Umarim Turkiye politikasi da birgun rayina oturacaktir.Temennim o dur...
Mustafa Kaman Melbourne/Avustralya
bölükbaşı yı anlamak çok zor
Yorum Gönder