Şirin Kırşehir

26.11.10

Şemsi Yastıman

Şemsi Yastıman
Şemsi Yastıman

Şemsi Yastıman (10 Temmuz 1923, Kırşehir - 10 Temmuz 1994, Lapseki), Türk halk müziği sanatçısı. Türk Halk Müziği'ne kaynak kişi ve derleyici kimliği ile emeği geçmiş büyük halk sanatkârıdır. Asıl adı "Mehmet Galip Şemsettin" olan Şemsi Yastıman, "Şekerci Ahmed Ağa" veya bilenen diğer ismiyle ''Çemenci Ahmet Ağa'' ve "İlhamiye Hatun"un oğlu olarak dünyaya geldi. Saza ve söze ilgisi küçük yaşlarda başladı. O yıllarda Kırşehir ustalarından etkilendi. Ankara'da bulunduğu yıllarda "Yağcıoğlu Fehmi Efe" ve "Genç Osman"ın müzik meclislerine girerek kendini ve sazını geliştirdi. Sahneye çıkması da bu yıllara rastlar.  Bir süre İzmir'de yaşayan ve burada evlenen Şemsi Yastıman, daha sonra İstanbul'a yerleşti. Kısa sürede şöhreti artan ve gazinolarda çalışmaya başlayan Yastıman, dönemi içinde, basın-yayın organlarının en çok bahsettiği sanatçılardan biri oldu. Onlarca plak doldurdu ve pek çok kez Türkiye Radyoları'nın programlarına davet edildi. Semsi Yastıman, özellikle halk müziği geleneğinin çalıp-söyleme tarzını benimsemiş bir halk sanatkârı olarak adından söz ettirdi. Âşıklık geleneğinin çeşitli türlerinde seslendirdiği eserlerle ve bilhassa dönemi içinde unutulmaya yüz tutmuş olan destan ve taşlamaları ile sevildi. Memleketi Kırşehir'in müzik potansiyelinin geniş kitlelere tanıtılmasına ön ayak oldu. Şemsi Yastıman, doğum gününde, yani 10 Temmuz da (1994) Lapseki emek tatil sitesinde hayata gözlerini yumdu. Naaşı kendi vasiyeti üzerine çok sevdiği Lapseki Adatepe köyüne defnedilmiştir. En çok bilinen eseri, Kırşehir'e özlemini dile getiren "Memleket Hasreti" ve "Uzaylılar Hoşgeldiniz"dir.

Şemsi Yastıman - Memleket Hasreti

Ölmez, sağ olursam bu yaz inşallah
Sılayı bir daha görmek istiyom
Çugun'a varınca ya ağşam, zabah
Topraklara yüzüm sürmek istiyom,

Kaman'ı, Mucur'u, Çiçekdağı'nı
Kındam, Dinekbağı, hem Özbağ'ını
Köylü, kentli, hastasını, sağını
Görüp bir muhabbet kurmak istiyom.

Hacı Bektaş, Ahi Evran Sultanı
Aşık Paşa, Kaya Şeyhi cananı
İmarette neslim Şeyh Süleyman'ı
Aşk ile bağrıma sarmak istiyom.

Ahievran, çarşı içi, hökümet
Kümbetaltı, Kayabaşı, İmaret.
Akrabayı, eşi dostu ziyaret
Uğrayıp, hal-hatır sormak istiyom.

Ne büyüktür zevki yurdu görmenin
Kaç senenin hasretine ermenin
Dört bir yanda methedilen termenin
Şifalı suyuna girmek istiyom.

Halam sağ olsa da, sesim duysaydı
Cebime devramel, iğde koysaydı
(Şunda yi) diyerek alma soysaydı
Cevizi de dişle kırmak istiyom.

Bir de gitsem teyzem beni görseydi
İçi çökelikli dürüm dürseydi
Hele azıcık da sızgıt verseydi
O an pirzolayı yermek istiyom.

Dayım gilden acık köğtür aldırsam
Emmim gilden armıt kak'ı buldursam
Ceblerime şak leblebi doldursam
Töhmeleyip, uşgur kırmak istiyom.

Söğürmelik bir et çıksa satırdan
Höşmerim, çullama gitmez hatırdan
Kuşlukleyin hedik gelse tandırdan
Çölmeğin içine girmek istiyom.

Bir hağbe kemeyi yüklesem sırta
Çıksam bir alamaç yapacak sırta
Beş gö suvan, üç kaynamış yımırta
Bazlama içine sarmak istiyom.

Bunları her daim arzular özüm
Memleket mahsülü vücuda lüzum
Tokaloğlu kaysı, dıranı üzüm
Tek, yimeyim, şöyle dermek istiyom.

Bir dügün olsa da bir kayın gitsek
Dokuz butlu tavuk lafını etsek
Dam pilavu, gelse yisek tüketsek
Davullu zurnalı dernek istiyom.

Harmana denk gelse, düvene binsem
Şöyle dabaz olup, kaşınsa ensem
Acık bağ bellesem, acık dinlensem
Çayıra bir pala sermek istiyom.

Bağ bozumu üzüm haftına batsak
Bekmez kazanına hayvalar atsak
Boranıynan damla şiresi datsak
Arı soksa, çamır sürmek istiyom.

Üç arkadaş şöyle bir bahça bulsak
Çalpıdan hatlayıp, bir üzüm yolsak
Sağbısı dutsa da, bir rezil olsak
O tatlı günlere ermek istiyom.

Seğirdip, dolaşsak hep tarla dapan
Keklik dutmak için kursaydık kapan
Daş döğüşü olsa, vızlasa sapan
Kafamı, gözümü yarmak istiyom.

Bilmem ki olur mu gine becerim?
Çayırda oynasak zıkka, acerim
Terleyıp, karakıp, bir su içerim
Dalağım kabarıp, böğrmek istiyom.

Enteremi giysem, sümüğüm aksa
Koluma silerim, yağlığım yoksa
(Başangı) dır diye mahalle bıksa
Kesekle camları kırmak istiyom.

Cesurluğum dutsa, şöyle kasılsam
Yaylıların arkasına asılsam
Kımçıyı yiyince yere yassılsam
Yollarda ağlayıp durmak istiyom.

Ceviz kaval etsem, sakam da toksa
Çızgılı oynarım, eneğim çoksa
Koluma söylerken bir döğüş çıksa
Sumsuk yimek, hem de cırnak istiyom

Tok, çik, opban, mirre bir aşşık atsam
Sakanın dımığna kurşun akıtsam
Üç yüz enek ütüp, cebe bakıtsam
(Ne şişiyon la) dedirmek istiyom.

Görür m-ola bu fakirin gözleri?
Delice Çay'ını, berrak özleri
Kıssıkkaya serinledir bizleri..
Neyleyim denizi, ırmak istiyom.

Kim sorarsa yazdın bunları niye
Gelecek nesile kalsın hediye
Kırşehir'de doğdum, Türkmen'im diye
Her yerde göğsümü germek istiyom.

Ey Şemsi Yastıman, ümitli kulsun
Kısmet ise gayen yerini bulsun
Hemşeriler buna vasıta olsun
Kırşehir'e selam vermek istiyom.

0 yorum:

Haftalık En Çok Okunanlar