ANADOLU'NUN SON
MÜTEVAZİ İNSANI
Neşet Ertaş,
Anadolu'nun son mütavazi insanı, Kırşehir'in bağrından kopan:
yıllar önce, TRT radyolarında duyulan ''Şimdi de Kırşehir'li
mahalli sanatçı Neşet Ertaş'tan türküler dinleyeceksiniz''
anonsuyla ülkemizde yavaş yavaş tanınmaya başlayan büyük usta
Neşet Ertaş. Ustası ve babası Muharrem Ertaş'ın izinde; ama
kendi geliştirdiği uslüpla halk müziğimizin unutulmazları
arasına girdi. Babasıyla köy köy dolaştıktan sonra Ankara ve
İstanbul'da kendi kimliğinden kopmadan icra ettiği sanatıyla
adından söz ettirmeye başladı. Neşet Ertaş; tevazuyu hiç elden
bırakmadan, alçakgönüllü ve bilgelik barındıran sözleriyle
sadece sanatçı kişiliğini ortaya koymuyor aynı zamanda her çağda
örnek olabilecek bir profili de ortaya koyuyordu. Hayattaki acılar,
sevdalar, küskünlükler, gördüğü vefasızlıklar O'nu
beslemişti. Yaşadığı her şeye rağmen hayatın gerçeğini
kavramış insan olarak; kendisinde vefasızlık, sevgisizlik ve
acımasızlık barındırmamıştı. İnsanların yüreklerine giden
gönülden gönüle bir bağ olduğunu, her şeyin gönülle
yapılacağını, gönülsüz olanın olmayacağını belirtmiş,
esasın gönül olduğunu türkülerine işlemiş, kendine düstur
edinmişti.
Dost elinden gel
olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin
gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol
vardır görünmez
Gönülden gönüle
gider yâr oy..
Neşet Ertaş |
Türkülerindeki bu
derin sözler; nesiller boyu aktarılan Aşıklık ve Ozanlık
geleneğinin bir halkası olduğunu gösteriyor. Neşet Ertaş;
mütevazıydı ve hayatın acılarından önemli dersler çıkaran,
bu dersleri de sazıyla, sözüyle insanlara aktarmayı vazife
edinmiş bir öğretmen gibiydi. Anasını, atasını hep yâd etti;
akrabalarını gözetti. Zaman geldi hakkettiği vefayı göremeyince
memleketine bile küstü ama kırgınlıkları, küskünlükleri de
olsa memleketini unutmadı. Ve Kırşehir'i şöyle anlattı..
''Ana vatanımsın baba
yurdumsun,
Ozanlar diyarı şirin
Kırşehir,
Uzak kaldım gurbet
elde derdimsin,
Hasretin bağrımda
derin Kırşehir..''
Diyen Neşet Ertaş
usta Kırşehir'i hep hatırladı ve tanıttı. Farklı fikirdeki
herkesi sanatın ulviliği ile birleştiren, cenazesiyle de her
farklı görüşten insanı biraraya getiren, yüreğindeki insan
sevgisini, memleket sevgisiyle birleştiren ve bunu türküleriyle
insanlığımıza aktaran Neşet Ertaş, bozkırın tezenesi
olmasının yanısıra tevazunun şahikasıydı..Sevmenin önemini
vurgulayan büyük usta, ciltler dolusu kitabın anlatamayacağını
birkaç satırla özetlemişti:
''Vade tekmil olup
ömrün dolmadan,
Emanetçi emaneti
almadan ,
Ömrünün bağının
gülü solmadan,
Varıp bir canâna
ikrar verdin mi..''
Sanatçılar
ömürleri ile değil, eserleriyle yaşar; evet Neşet Ertaş ömrünü
tamamladı fakat türküleriyle ve eserleriyle dünya var oldukça
yaşayacak, daha uzun yıllar hepimize rehber olacaktır. Şimdi,
babası Muharrem Ertaş'ın ayakucunda, hemşehrilerinin ve
milyonlarca seveninin gönlünde, Şirin Kırşehir'in toprağında
huzurla yatıyor büyük usta; ruhun şâd olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder