Şirin Kırşehir

15.1.13

Neşet Ertaş Anadolu'nun Son Mütevazi İnsanı

ANADOLU'NUN SON MÜTEVAZİ İNSANI

Neşet Ertaş, Anadolu'nun son mütavazi insanı, Kırşehir'in bağrından kopan: yıllar önce, TRT radyolarında duyulan ''Şimdi de Kırşehir'li mahalli sanatçı Neşet Ertaş'tan türküler dinleyeceksiniz'' anonsuyla ülkemizde yavaş yavaş tanınmaya başlayan büyük usta Neşet Ertaş. Ustası ve babası Muharrem Ertaş'ın izinde; ama kendi geliştirdiği uslüpla halk müziğimizin unutulmazları arasına girdi. Babasıyla köy köy dolaştıktan sonra Ankara ve İstanbul'da kendi kimliğinden kopmadan icra ettiği sanatıyla adından söz ettirmeye başladı. Neşet Ertaş; tevazuyu hiç elden bırakmadan, alçakgönüllü ve bilgelik barındıran sözleriyle sadece sanatçı kişiliğini ortaya koymuyor aynı zamanda her çağda örnek olabilecek bir profili de ortaya koyuyordu. Hayattaki acılar, sevdalar, küskünlükler, gördüğü vefasızlıklar O'nu beslemişti. Yaşadığı her şeye rağmen hayatın gerçeğini kavramış insan olarak; kendisinde vefasızlık, sevgisizlik ve acımasızlık barındırmamıştı. İnsanların yüreklerine giden gönülden gönüle bir bağ olduğunu, her şeyin gönülle yapılacağını, gönülsüz olanın olmayacağını belirtmiş, esasın gönül olduğunu türkülerine işlemiş, kendine düstur edinmişti.

Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez
Gönülden gönüle gider yâr oy..

Neşet Ertaş
Türkülerindeki bu derin sözler; nesiller boyu aktarılan Aşıklık ve Ozanlık geleneğinin bir halkası olduğunu gösteriyor. Neşet Ertaş; mütevazıydı ve hayatın acılarından önemli dersler çıkaran, bu dersleri de sazıyla, sözüyle insanlara aktarmayı vazife edinmiş bir öğretmen gibiydi. Anasını, atasını hep yâd etti; akrabalarını gözetti. Zaman geldi hakkettiği vefayı göremeyince memleketine bile küstü ama kırgınlıkları, küskünlükleri de olsa memleketini unutmadı. Ve Kırşehir'i şöyle anlattı..

''Ana vatanımsın baba yurdumsun,
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir,
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin,
Hasretin bağrımda derin Kırşehir..''

Diyen Neşet Ertaş usta Kırşehir'i hep hatırladı ve tanıttı. Farklı fikirdeki herkesi sanatın ulviliği ile birleştiren, cenazesiyle de her farklı görüşten insanı biraraya getiren, yüreğindeki insan sevgisini, memleket sevgisiyle birleştiren ve bunu türküleriyle insanlığımıza aktaran Neşet Ertaş, bozkırın tezenesi olmasının yanısıra tevazunun şahikasıydı..Sevmenin önemini vurgulayan büyük usta, ciltler dolusu kitabın anlatamayacağını birkaç satırla özetlemişti:

''Vade tekmil olup ömrün dolmadan,
Emanetçi emaneti almadan ,
Ömrünün bağının gülü solmadan,
Varıp bir canâna ikrar verdin mi..''

Sanatçılar ömürleri ile değil, eserleriyle yaşar; evet Neşet Ertaş ömrünü tamamladı fakat türküleriyle ve eserleriyle dünya var oldukça yaşayacak, daha uzun yıllar hepimize rehber olacaktır. Şimdi, babası Muharrem Ertaş'ın ayakucunda, hemşehrilerinin ve milyonlarca seveninin gönlünde, Şirin Kırşehir'in toprağında huzurla yatıyor büyük usta; ruhun şâd olsun.

0 yorum:

Haftalık En Çok Okunanlar